Avcı ve toplayıcı toplumdan itibaren, tarım aletlerinin geliştirilmesinden yer çekiminin keşfine kadar ya da gezegenler arası çekim kuvvetlerinden izafiyet teoremlerine kadar hızla gelişen bir bilim dünyası içerisindeyiz. Gelişen bilim ile birlikte farklı uygulamaların ve tekniklerin de gelişmesi bilim ve teknoloji konularını hayatımızın merkezine koymaktadır. Dünya toplumlarının medeniyet tarihine dönüp bakıldığında da insanlığın, bilim ve teknolojiye de ihtiyaç duyduğunu gözlemlemekteyiz. Zira tarihler boyunca bilimi ve teknolojiyi önceleyen toplumların daha ileri seviyelere çıktığını da anımsayabiliriz. Bu bilgilerle şunu diyebiliriz ki; bilim ve teknoloji ile medeniyetler arasında simbiyotik (birbirini destekleyen) bir ilişki vardır. Ancak maalesef ki bilim ve teknolojinin endüstri alanında gelişmeleri, çevresel kirlilikleri de ortaya koymuştur. Özellikle Sanayi Devrimi’nde başlayan teknolojik atılımların sosyo-ekonomik hayata pozitif etki sunduğu ancak çevresel hayata ise olumsuz etkiler getirdiği ortaya çıkmıştır. Kirlenen göller, kesilen ağaçlar, kirlenen havamız, avlanan canlılar ve daha niceleri bu süreçte teknolojik gelişimlere kurban gidenler arasında da yer almaktaydı. Bu sebeple bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerin toplumun her alanında ve kademesinde sürdürülebilirliğe de katkı sunması oldukça kritiktir. Sürdürülebilir bir gelişim, insanlık ve doğa için mutlaka daha iyi sonuçlar doğuracaktır. Nitekim günümüzdeki bilim ve teknik alanında yaşanan bir çok gelişim de sürdürülebilirlik ekseninde meydana gelmektedir. Bu eksen değişikliği yönelimi, hem yaşadığımız dünyanın artık daha fazla sinyal vermesinden kaynaklı olarak hem de toplumsal talebin bu yönde daha çok oluşmasından dolayı gerçekleşmiştir. Yenilenebilir enerjinin kullanımının yaygınlaşması, geri dönüştürülebilir ürünlerin daha sık kullanılması, elektrikli araçların sayısının artması, yeşil ticaret uygulamaları ve çevre dostu binaların sayısının artması gibi örneklerin daha da fazlalaşması bu iki sebeple ilişkili bir konumdadır.
Umuyoruz ki sürdürülebilir bilim ve teknolojik uygulamaların sayısı gelecekte daha da artacaktır. Sürdürülebilir bilim ve teknolojinin hayatımızda daha nitelikli yer aldığı yarınlara uyanmak dileğiyle.